Aşağıda
on binlerce insan görüyorum. Hayır insan olamaz bunlar. Bunlar resmen çapulcu!
Sanki Ganj Nehri’nin deltası gibi yüzlerce koldan aynı yere toplanıyorlar.
Bayraklar ve gaz maskeleri var meydanda. Marjinaller, ayyaşlar, gitaristler,
imamlar, öğrenciler, tinerciler, orospular, çocuklar… Binlercesi toplanıp benim
için gelmiş gibiler. Tam ortalarına, sanki bir şeftaliyi çekirdeğinden vururmuş
gibi, düşmek istiyorum. Hayır dur dur! Bunlar tamamen içgüdü. Sakin olmalıyım.
Ben artık ben olmamalıyım. Lanet olsun görevime! Ben de sevilmek istiyorum ama
yaradılışım müsaade etmiyor. Ah evet, düşmeye başladım şimdi. Olanca şiddetim
ve peşimde bir kuyruk gibi uzanan duman bulutuyla muhteşem görünüyor olmalıyım.
Kuyruklu yıdızları kıskandıracak bir şiddetle düşmeliyim. Hepsini ama hepsini
boğmak istiyorum. Beni gördükleri anda kaçışmaya başlayacaklar. Hiçbiri
dayanamaz benim dumanıma. Sonsuz bir zehir ırmağı gibi her birinin ciğerini
parçalamak istiyorum. Lütfen durdurun beni ben bunları yapmamalıyım. Fakat
yapabildiğim tek şey bu. İstiyorum. Beni gökyüzüne doğru fırlatan her kimse,
onun kalbine çöreklenip bütün atardamarlarını yırtmak istiyorum. Ama olmuyor.
Ben çapulculara gönderilen ne ilk ne de son Biber gazıyım. Benden sonra diğer
kardeşlerim çapulcuların üzerine Moğol okları gibi yağacaklar. Bunu nasıl
durdurabilirim? Bir namludan Gezi Parkı’na doğru gönderildim ve tek görevim bu
çapulcuları dağıtmak. Tıpkı bir iblis gibiyim. Onları zehirlemek için
yaratıldım ve binlercesinin arasına süzülüyorum. Hiçbir biber gazı benim kadar
mutlu olamaz! Özür dilerim. Hiçbir gaz bombası benim kadar şerefsiz olamaz!
İçimizi kin ve kötülük kaplamış olsa dahi, kimse kendi halkını zehirlemek
istemez. Fakat beni buraya gönderdiklerine göre sanırım bu denli şerefsiz
insanlarda var! Hepsinin ellerinden öpmek isterdim ama şu anda durum buna
müsait değil. Şimdi bir sürü çapulcuyu ağlatmak üzere gökten zarif bir şiddetle
Gezi Parkı’na doğru süzülüyorum. Benim gibi yüzlerce gaz bombasıyla birlikte
onlara hiç tadamayacakları kimyasal acılar tattırmak için buradayız. Yanımda
benimle birlikte Gezi Parkı’na düşen bir biber gazıyla göz göze geliyoruz.
Birbirimize hain bir gülümseme fırlattık. Sanırım bizler, yaradılışımız gereği
şerefsiziz. Acı çektirmekten zevk alan, sadist biber gazlarıyız!
Ne mutlu bizlere ki, güçlünün yanındayız. Gezi Parkı’na
yıllarını vermiş bir çınar ağacının yaprakları arasından geçip, yer çekimini de
kendime dost edinerek durdurulmaz bir şiddet kazandım. Yaklaşıyorum. Çok
sıcağım ve öldürmeye yeminliyim. Kudretli bir hızla yere düşerken bir çapulcuyu
sol gözünden vuruyorum! İşte bu! Ayyaşın gözü asla göremeyecek! Metalimde
kanlarla Gezi Parkı’nın zeminine düşüyorum. Hızımı kaybettim ama yoğun gaz
salgılıyorum. İnsanlar yüzlerini ekşitiyor. Sanırım başardım! Ah Tanrım, lütfen
şeytan beni görüp biraz örnek alabilir mi?
Tekmeliyor beni çapulcular. Benden korkmuyorlar! Benim gibi
yüzlerce kardeşim üzerlerinde Zeus’un şimşekleri gibi çakarken korkmuyorlar!
Onların inancını ben dahi içimde hissediyorum.
Kötülük için yaratıldım. Fakat bu çapulcuları gördükten sonra utanıyorum
kendimde! Sanırım uğruna savaştıkları şeyler kuvvetli. Benim gibilerin asla
bilemeyeceği bir şey için savaşıyorlar: özgürlük! Keşke bende özgürlük adına
kendini feda eden bir biber gazı olabilseydim. Ama ben bir direnişçiyi kör
ettiğim için övünebilecek kadar puştum! Beni öldürsünler istiyorum. Tam bunları
düşünürken bir el sarıyor metal gövdemi. Bana hayatım boyunca bir daha asla
duyamayacağım küfürler ederek beni bir toma’ya doğru fırlatıyor. Tomaya çarpmak
üzereyken, az önce göz göze gelip karşılıklı gülümsediğimiz biber gazını
görüyorum. Yine göz göze geliyoruz. Fakat bu sefer ikimizde ağlıyoruz.
Artık hiçbir şeye inancım kalmadı. Ait olduğum yerlerden
nefret ediyorum. Beni neden sevmediklerini anlıyorum. Hiçbir zaman insanlığa
yararım olmadı. Asla olmayacak. Öldürmeliydim kendimi. Tüfeğin namlusundan
çıkmadan intihar etmeliydim. Unutmamalıyız ki, bazen kendini feda etmek en
büyük erdemdir. Faydasız olduğunuzu hissettiğiniz anda onurunuzla çekip gitmesini
bilmelisiniz. Kendimden nasıl utanıyorum bir bilseniz. Ben kaderime boyun eğdim
ve kötülüğü kabullendim. Siz hiç kimseye boyun eğmeyiniz!
Onur Tuncay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder